Geçtiğimiz hafta, bu sene 74. kez düzenlenecek olan Cannes Film Festivali’nin seçkisi açıklandı.
Dünyanın en prestijli Art House film festivalinin 25 filmden oluşan ana yarışma seçkisi, geçtiğimiz sene online düzenlenmenin acısını çıkartıyormuşçasına dolu.
Son on yılda Arthouse sinema sektöründe parlayan çoğu isim var; Nadav Lapid, Mia Hansen-Love, Juho Kuosmonen, Serebrennikov, Julia Ducournau ve daha nicesi.
Ve daha önce defalarca kendini ispatlamış usta yönetmenler: Verhoeven, Wes Anderson, Francois Ozon, Asghar Farhadi ve dahası. (Gözler Nuri Bilge Ceylan’ı arıyor 🙂 )
Festivalin bu seneki jüri başkanı ise Spike Lee olacak. Bu sene Onursal Altın Palmiye ise Jodie Foster’a verilecek. Jodie Foster, ilk kez Cannes Film Festivali’ne katıldığında 13 yaşındaydı. Scorsese’nin kült fimi The Taxi Driver kadrosu dahilinde katılmıştı.
Seçkide Netflix filmi var mı?
Basın toplantısında Netflix filmleri hakkında sorulan bir soru ile Cannes ile Netflix arasındaki gerilim tekrar gündeme geldi. Cannes Film Festivali kurallarına göre yarışan filmlerin, sinema salonlarında gösteriliyor olması gerekiyor. Netflix böyle bir dağıtım ağını tercih etmediği için Netflix filmleri Cannes’a alınmıyor. Bakalım bu anlaşmazlıkta geri adım atılacak mı? Ya da ilk geri adım atan taraf hangisi olacak?
Yarışma Seçkisindeki Filmler
1) Annette, Leos Carax (Fransa)
Festivalin açılış filmi olarak belirlenen Anette, Leos Carax’ın Kutsal Motorlar’dan 8 yıl sonraki ilk uzun metrajı. Aslında 2017 yılında çekimlerine başlanan film, Adam Driver’ın Star Wars serisine odaklanması gerektiği için ertelenmek zorunda kaldı. Başrolde Adam Driver’a Marion Cotillard’ın eşlik ettiği müzikal türündeki film hakkında bilinenler şu şekilde;
Günümüz Los Angeles’ı… Henry, başarılı bir komedyen, Ann, uluslararası çapta üne sahip bir opera sanatçısı. Sahne ışıklarının altındaki bu gözde çiftin hayatı, kızları Anette’nin doğumuyla alt üst olur. Anette, sıradışı bir kadere sahip gizemli bir kızdır.
Oldukça ilgi çekici bu filmin görüntü yönetmeni, Leos Carax’ın unutulmaz filmi Kutsal Motorlar dahil onlarca popüler filmin görüntü yönetmenliğini yapmış deneyimli Fransız yönetmen: Caroline Champetier.
Caroline Champetier, son filmlerinde, birçok Avrupalı görüntü yönetmeninin aksine Alexa kameralar ile değil Sony CineAlta serisi ile çalışmış. Özellikle, Sony CineAlta F55 ve F65 tercihi olmuş. Sony CineAlta serisini, 2015 yılında çıkan modeli VENICE domine ediyor diyebiliriz. Annette’de Caroline Champetier’in nasıl teknik tercihler yaptığı merakla bekleniyor.
2) The Story of My Wife, İldiko Enyedi (Macaristan)
İldiko Enyedi, bir önceki filmi Beden ve Ruh ile Berlin Film Festivali’nde büyük ödül olan Altın Ayı’yı kazanmıştı.
Yeni filmi The Story of My Wife, bir kaptanın bardan girdiğinde ilk gördüğü kadın ile evleneceği üzerine arkadaşları ile girdiği bir iddia ile ilgili. Filmin başrolünü Fransız genç kuşağının en bilinen isimlerinden Lea Seydoux ve Louis Garrel paylaşıyor.
Konu oldukça klişe duyulsa da Beden ve Ruh’tan bildiğimiz üzere Enyedi’nin romantik ilişkiler hakkında derin sorular soracağı garanti olan bu filmin görüntü yönetmeni deneyimli Macar yönetmen Marcell Rév. Marcell Rev, son filmlerinde hep Arri Alexa Mini ile çalışmış.
3) Drive My Car, Ryusuke Hamaguchi (Japonya)
Ünlü Japon yazar Haruki Murakami’nin romanından uyarlanan Drive My Car, festivalin en çok beklenen filmlerinden biri.
Film, aktrist eşi kaybolan bir yönetmen hakkında. Filmin teknik kadrosu hakkında bir bilgi açıklanmadı; fakat görüntü yönetmeni Hamaguchi’nin yine festivallerce sevilen filmi Asoka 1 & 2, ve Touching the Skin of Eeriness filmlerinde çalıştığı Yasuyuki Sasaki olabilir. Yasuyuki Sasaki, Asoka 1 & 2’de Alexa kameralar ile çalışmıştı.
4) Flag Day, Sean Penn (ABD)
Sean Penn, 2016 yapımı The Last Face filmiyle de Cannes’da yarışmış, yönetmenliği Into the Wild ile dünyaca onaylanmıştı. Kızının geçimini sağlayabilmek için banka hırsızlığı ve dolandırıcılık yapan bir babanın hikayesini anlatacak olan bu filmin görüntü yönetmenliğini genç Amerikalı yönetmen Daniel Moder üstlenmiş. Daniel Moder aslında genellikle televizyon için çalışan bir yönetmen, nasıl görsel tercihler ortaya koyacağını merakla bekliyoruz. Hele ki filmden tek bir kare dahi basına sızmamışken.
5) Casablanca Beats, Nabil Ayouch (Morocco)
Morocco, 1962’den beri Cannes Yarışma seçkisinde yer almamıştı. Nabil Ayouch, daha önce 2015 yapımı filmi Much Loved ile Cannes bünyesinde yarışmış ve Queer Palm ödülünü almıştı.
Filmin hikayesi Casablanca’nın kırsal kesiminde geçiyor. Genç bir grubun kendilerini hip-hop müzik ve dans ile ifade edebilecekleri bir atölyeye katılması üzerinden şekilleniyor. Filmin geçtiği kültür merkezi yönetmen Ayouch ve romancı Mahi Binebine tarafından bizzat kurulmuş.
İçerdiği konular ve filmin yönetmen ile bağının oldukça organik olması bakımından Cannes’da ödüle çok yakın olan bu filmin teknik kadrosu hakkında ise bir bilgi yok.
6) Ahed’s Knee, Nadav Lapid (İsrail)
Eşanlamlılar filmiyle Altın Ayı’nın sahibi olan Nadav Lapid, bu filminde Arri Alexa Mini ve Zeiss Master Anamorphic Lens setini kullanmıştı.
Eşanlamlılar oldukça hareketli bir kameraya sahipti. Göçmenlik ve ruh sağlığı hakkında önemli düşünceler içeren filmde oyuncuların yüzleri ön plandaydı. Anamorfik lens seçimi, yüze odaklı sahnelerde şehir manzarasını da verebilmek açısından filmin teknik tasarımının önemli bir parçasıydı.
Nadav Lapid, bu sene Cannes Film Festivali’nde Ahed’s Knee adlı bir film ile katılıyor. Israilli bir yönetmenin, özgürlüğü sorgularken ve annesinin ölümü ile yüzleştiği bu filmde, Lapid’in nasıl bir görsel dünya kurmayı seçeceği hakkında pek az bilgiye sahibiz.
7) Benedetta, Paul Verhoeven (Hollanda)
Usta yönetmen Paul Verhoeven, 2016 yılında Isabelle Huppert’in mükemmel oyunculuğunun ön planda olduğu bir psikolojik drama olan Elle’yi çekmişti.
Elle’deki görsel dünyanın mimarı olan Stéphane Fontaine, kamera ve lenslerden yana tercihini şu şekilde kullanmıştı.
- Red Epic Dragon
- Angenieux 28-76 Optimo
- Leitz SUMMICRON-C
Paul Verhovean, bu sene, 17. yüzyılda yaşayan bir rahibenin din ve erotik konuları sorguladığı bu dönem filminde görüntü yönetmeni olarak Jeanne Lapoirie ile çalışmış. Kalp Atışı 120 Dakika, Under The Sand gibi başta onlarca film ile tanınan deneyimli görüntü yönetmeni Lapoirie, filmografisine baktığımızda genellikle Alexa kameralar ile çalışıyor.
Verhovean ve Lapoirie’in bu dönem filminde hangi kamerayı kullanacağını ve nasıl bir dünya kurmuş olduğunu merakla bekliyoruz.
8) Bergman Island, Mia Hansen-Love (Fransa)
Genç Fransız yönetmen Mia Hansen-Love’un yeni filmi uzun zamandır bekleniyordu. Bundan önceki filmi Maya, çok az platformda gösterilmiş ve film festivallerinde pek etkili olamamıştı.
Hansen-Love, Bergman Island’da görüntü yönetmeni olarak Denis Lenoir ile çalışmış. En çok ilgi gören filmi diyebileceğimiz Gelecek Günler’de de aynı görüntü yönetmeni ile çalışmıştı. Lenoir, Gelecek Günler’de olduğu gibi, Arriflex Kameralar ve Lensler ile 35 mm film ile çalışmış.
Bergman Island, iki Amerikalı yönetmen karı-kocanın senaryo yazmak için kapandığı bir adada doğa ile lişkileri üzerine. Gelecek Günler’de de gördüğümüz gibi pastoral tonu yoğun olan bir film olacağa benziyor.
10) Compartment No. 6, Juho Kuosmanen (Finlandiya)
Kuosmanen, 2016 yılında Belirli Bir Bakış bölümünde çok beğenilen “Happiest Day of Olli Maki” filmiyle yarışmıştı. Filmin harkülade siyah beyaz dokusu, Arriflex 416 Plus, Zeiss Super Speed Lensler ile 16mm filme çekilmesinde yatıyordu.
Bu filmde ise Kuosmanen, yine bir önceki filminin yönetmeni olan Jani-Petteri Passi ile çalışmış.
Film, bir Fin kadının Moskova’da kalbi kırık bir aşk hikayesi yaşadıktan sonra trenle kutuplara, Murmansk’a doğru yola çıkması hakkında. Filmden gelen ilk üç resime bakarsak bu kez renkli çekilmiş. Film mi dijital mi olacağını ise göreceğiz.
11) Everything Went Fine, Francois Ozon (Fransa)
Ozon, neredeyse her sene film çeken, Fransız yeni dalgasının en üretken yönetmenlerinden biri.
Bu seneki filminde geçen sene çektiği filmi 85 Yazı’nda birlikte çalıştığı görüntü yönetmeni Hichame Alaouie ile çalışıyor. 85 Yazı, Aaton XTR Prod, Panavision Primo Lenses Arriflex 16 SR3, Panavision Primo Lensler ile 16 mm filme çekilmişti.
Henüz görüntülerine sahip olmadığımız bu film, 2017’de hayatını kaybeden Emmanuèle Bernheim’in romanından uyarlanmış.
12) Titane, Julia Ducarnau (Fransa)
2016 yapımı Raw filmiyle büyük ilgi toplayan genç bir yönetmen Julia Ducarnau, bu filminde oyunculuğun ön planda olduğu, etkileyici bir sanat tasarımı ile seyircinin karşısına çıkmıştı. Julia Ducarnau’nun bu seneki filminin konusu ise şöyle;
“Havalimanında yüzü yara içinde bir genç adam bulunur. İsminin yıllar önce kaybolan bir çocuk ile aynı olduğunu söyler: Adrien Legrand. Nihayet babasıyla tekrar bir araya getirilir; fakat bu süreçte bölgede vahşi cinayetler görülmeye başlanır. “
Titane’ın konusuna bakılırsa Raw’da olduğu gibi tercihini yine korku türünde kullanılan Ducarnau, yeni filminde de Raw’da çalıştığı görüntü yönetmeni Ruben Impens ile çalışmış.
Impens’i Belçikalı yönetmen Felix Van Groeningen’in neredeyse bütün filmlerinin görüntü yönetmeni olarak tanıyoruz ve genellikle Alexa kameralar ile çalışıyor.
13) The French Dispatch, Wes Anderson (Amerika)
Arricam LT, Arriflex 416 ile 16mm ve 35mm’ye çekilen Wes Anderson’un yeni filmi The French Dispatch merakla bekleniyor. Zaten Wes Anderson eğer filme çekmiyorsa animasyon çekiyor demektir 🙂
Moonrise Kingdom ve Büyük Budapeşte otelinde beraber çalıştığı görüntü yönetmeni Robert D. Yeoman ile ortaklık yapan Anderson’un nasıl bir görsel dünya tasarlamış olacağı aslında çok da sürpriz değil.
Zaten filmden uzunca bir fragman da geçtiğimiz sene yayınlanmıştı.
14) A Hero, Asghar Farhadi (İran)
Farhadi, Javier Bardem ve Penelope Cruz’un oynadığı bir önceki yabancı yapımlı filmi Herkes Biliyor ve bir önceki filmi The Past aksine yeni filmi A Hero’yu İran’da çekmiş.
Satıcı ve Elly Hakkında’da çalıştığı usta İranlı görüntü yönetmeni Hossein Jafarian ile çalışmak yerine bu sefer görüntü dünyasında oldukça yeni isimler olan Ali Ghazi ve Arash Ramezani ile çalışmış.
Genelde sinematografisi ile değil oyunculuk ve senaryo ile ön plana çıkan, tiyatrovari sekanslar tasarlamasına alışık olduğumuz Farhadi’nin yeni filminin nasıl bir görsel dünyaya sahip olacağı merakla bekleniyor.
15) The Worst Person In The World, Joachim Trier (Norveç)
Joachim Trier en son filmi Thelma ile Cannes seçkisine girememişti. 30 yaşında, varoluşsal bir kriz geçiren kadının aşk hayatından 4 seneyi konu alan bu film yönetmenin Oslo üçlemesinin sonuncu filmi. M2kfilms.com filmi şöyle tanıtıyor:
Günümüzdeki aşk ilişkilerini konu alan komedi-drama türündeki bu film hayatta tüm fırsatlara sahip olup yine de dünyadaki en kötü durumdaki insan gibi hissetmenin çıkmazlarını anlatıyor.
The Worst Person In The World’ün görüntü yönetmenliğini oldukça çok yönlü işlere imza atan Kasper Tuxen üstlenmiş. Royskopp’un müzik videolarından, kısa filmlere, belgesellere imza atan görüntü yönetmeninin nasıl bir görsel dil oluşturduğunu merakla bekliyoruz. Zira Trier’in filmlerinde senaryo ve oyunculuk olduğu kadar görsellik de oldukça ön plandadır.
16) La Fracture, Catherine Corsini (Fransa)
Catherine Corsini, ana yarışmada 2001 yılından beri yer almamıştı. Bir hastanede geçen La Fracture, büyük bir eylem yaşanan bir gecede hastaneyi çevreleyen kızgın protestocular ve çaresiz hastane personeli tarafından çevrelenmiş ayrılmak üzere olan iki kadının etrafında dönüyor.
Filmin görüntü yönetmeni, aynı zamanda festivalin bir diğer iddiali filmi Benedetta’nın da filminin de görüntü yönetmeni olan Jeanne Lapoirie. Kalp Atışı 120 Dakika, Under The Sand gibi birçok film ile tanınan Lapoirie, filmografisine baktığımızda genellikle Alexa kameralar ile çalışıyor.
17) The Restless, Joachim Lafosse (Belçika)
Joachim Lafosso, ilk kez bir filmiyle yarışma seçkisinde yarışıyor. Daha önce 2012 yapımı Our Children ile Belirli Bir Bakış seçkisinde yer alan Lafosso’nun yeni filmin konusu hakkında “Leila ve Damien, Damien’in bipolar bozukluğu ile mücadele ederler” dışında bir bilgi ya da görsel yayınlanmadı.
Filmin görüntü yönetmeni Jean-François Hensgens son filmlerinde RED kameralar ile çalışmış. Hengsgens, Lafosso’nun bir diğer filmi After Love’un da görüntü yönetmeniydi. 2016 yapımı bu film, Red Dragon ve
Zeiss Master Anamorphic lensler ile çekilmişti.
18) Paris 13th District, Jacques Audiard (Fransa)
Jacques Audiard, yarışma seçkisinin gediklilerinden dersek yalan olmaz. Bu seçkiye giren 5. filmi. Palme D’or ödüllü Dheepan filmiyle geniş bir kitleye sahip olan Audiard’ın yeni filmi Paris’te geçen bir aşk üçgenini ele alıyor.
Filmin senaryo koltuğunda Alev Almış Bir Genç Kızın Portresi ve Petite Maman filmleriyle tanına Celine Sciamma da var.
Audiard bu filmde daha önce Le Bureau des Légendes’de de birlikte çalıştığı Paul Guilhaume ile çalışmış. Genç Fransız yönetmen Guilhaume’in görüntü yönetmenliğini yaptığı ve Cannes’da gösterilen beş filmi var. Kendisi filme çekmeye olan yatkınlığı ve Leitz Summicron-C lenslere sempatisi ile tanınıyor.
19) Lingui, Mahamat Saleh Haroun (Çad)
30 yaşındaki Amina, 15 yaşındaki çocuğu Maria ile yaşayan bir Müslümandır. Amina, kızı Maria’nın hamile olduğunu ve kürtaj olmak istediğini öğrendiğinde iki kadın, ülkelerinde kürtaj yasak ve toplumsal olarak bir tabu olduğu için, imkansız bir mücadeleye girerler.
Mahamat Saleh Haroun, konusu yukarıdaki şekilde özetlenen yeni filmi Lingui ile üçüncü kez yarışma seçkisinde yer alıyor. Daha önce 2010 yapımı A Screaming Man ile Jüri Özel Ödülü’nün sahibi olan Haroun, toplumsal gerçekçi damarıyla, yarışma için güçlü bir aday.
Filmin ekibiyle ilgili hiçbir bilgi henüz yayınlanmadı. Bu güçlü hikayeyi ifade edecek teknik seçimleri görmeyi merakla bekliyoruz.
20) Memoria, Apichatpong Weerasethakul (Tayland)
Weerasethakul, sadece sinemaseverlerin değil bu yarışma seçkisindeki yönetmenlerin dahi ilham perisi olan büyülü bir yönetmen. 51 yaşındaki yönetmen, daha önce Altın Palmiye, Jüri Özel Ödülü ve Belirli Bir Bakış ödülleri kazanan, Cannes’ın sevdiği yönetmenlerden.
Bu filminde sinema dünyasının bir diğer büyülü ismi Tilda Swinton başrol oynuyor. Film, Kolombiya’ya giden bir orkide çiftçisinin duyduğu garip seslerin tezahürü hakkında düşünmesi üzerine kuruluyor.
Filmin görüntü yönetmenliğini yönetmenin Altın Palmiye kazanan filmi Amcam Öteki Hayatlarını Hatırlıyor ‘un da görüntü yönetmenliğini yapan Sayombhu Mukdeeprom yapıyor. Taylandlı görüntü yönetmeni Mukdeeprom; aynı zamanda Call me By Your Name ve Suspiria filmlerinde İtalyan Yönetmen Luca Guadagnino ile de çalışmıştı. Call Me By Your Name ve Suspiria Arricam LT ve Cooke S4 Lensler ile çekilmişti. Amcam Öteki Hayatlarını Hatırlıyor da Arriflex 16 SR3 ve Zeiss Super Speed Lensler ile filme çekilmişti.
Memoria’dan gelen fotoğraflardaki filmsi dokuya bakılırsa Sayombhu Mukdeeprom’un yine film ile çalıştığını söylemek yersiz bir tahmin olmayacaktır.
21) Nitram, Justin Kurzel (Avustralya)
Justin Kurzel, 2015 yılında yarışma seçkisine de giren, Marrion Cotillard ve Micheal Fassbinder’ın başrolunde olduğu Shakespeare uyarlaması Macbeth ile dikkatleri üzerine toplamıştı. Yeni filmi Nitram’ın konusu ise şu şekilde açıklandı:
Tazmanya’daki 1996 Port Arthur katliamından sonra bu gaddarlığın nasıl geliştiği anlaşılmaya çalışılır.
Filmin kadrosu hakkında bir bilgi henüz yayınlanmadı.
22) France, Bruno Dumont (Fransa)
“Ünlü bir gazetecinin hayatı geçirdiği trafik kazasından sonra tersine döner” sinopsisi ile tanıtılan yeni filmiyle Bruno Dumont, 4. kez yarışma seçkisine alınıyor. Başrolünde Lea Seydoux’nun oynadığı komedi-drama tarzı filminde Dumont, bir önceki filminde de beraber çalıştığı yönetmen David Chambille ile ortaklık yapmış.
23) Petrov’s Flu, Kirill Serebrennikov (Rusya)
Serebrennikov, Rusya’nın en verimli yönetmenlerinden ve bu Cannes’daki üçüncü filmi. Serebrennikov’un tiyatroda sanat yönetmenliği yapmış olduğu filmlerinden oldukça anlaşılıyor. 2016 yılında Belirli Bir Bakış seçkisine giren filmi The Student’ta başrol oyuncusunun uzun tiradlarını izleyen dinamik kamera hareketleri, Leto filminin müzikal öğeler içeren sahneleri, Serebrennikov sineması şeklinde bahsedebileceğimiz kendine has bir sinema dili oluşturuyor.
Gelenekselden gelme olmasına rağmen Serebrennikov, iki filminde de grafik tasarım dilini, geleneksel sinema dili ile buluşturmayı başarmıştı. (Leto’yu izleyenler Psycho Killer sahnesini hatırlayacaktır.) Petrov’s Flu filminin fragmanı, Serebrennikov’un hayal gücünün yine formunda olduğunu gösteriyor.
Kirill Serebrennikov’un bu seneki filmi Petrov’s Flu sıradan bir aile olan Yekaterinburg ailesi hakkında. Fakat bu aile rutini içerisinde gizli tutkular gizlenmekte. Petrov, adeta paralel bir hayatta, bir çizgi romanın içerisinde yaşıyor; kütüphaneci eşinin ise manik yönelimleri var.
Kirill Serebrennikov, üç filmdir aynı görüntü yönetmeni, Vladislav Opelyants ile çalışıyor. The Student, ARRI ALEXA XT, Leto ise Arri Alexa Mini ile çekildi.
24) Red Rocket, Sean Baker (ABD)
Tangerine ve The Florida Project’in yönetmeni Sean Baker’ın yeni filmi Mikey Saber adlı gözden düşmüş bir porno yıldızının memleketi Texas’a dönmesini ve burada pek de hoş karşılanmamasını konu alıyor.
Sean Baker bu filminde genç görüntü yönetmeni Drew Daniels ile çalışmış. Daha önceki filmi The Florida Project’te meşhur Meksikalı görüntü yönetmeni Alexis Zabe ile çalışan Sean Baker’ın bu filmi estetik açıdan öne çıkan bir film olmuştu. Red Rocket’tan henüz hiçbir görüntü paylaşılmadı. Bu kez Baker ve Daniels’ın nasıl bir görsel dünya kurmayı tercih ettiği merakla bekleniyor.