Çömlekçinin Oğlu ve Görüntü Yakalamanın İlk Denemeleri
Thomas Wedgwood bilinçli olarak ışıktan kalıcı görüntü elde etmeyi amaçlayan ilk kişilerdendi. Thomas, Wedgwood Seramik şirketinin kurucusu Josiah Wedgwood’un beşinci oğluydu. Josiah tam bir deneyciydi. Yeni seramik ve baskı teknikleri geliştirerek çok büyük bir servet elde etmişti. Thomas her zaman hastalıklı ve kırılgan olarak görüldüğü için işletmeye dahil edilmemiş ve şirket yönetimi büyük kardeşlerine verilmişti. Bununla birlikte, kendisinin çokça parası ve boş zamanı vardı. Zamanını ve parasını çoğunlukla ressamlarla, şairlerle, heykeltraşlarla ve doktor ziyaretleriyle geçirirdi ve sıkıntıları sebebiyle sıkça afyon reçetesi alırdı.
1790’larda Wedgwood görüntü yakalamaya kafayı takmıştı. Birçokları tarafından Wegwood’un aslında seramiklere transfer edilecek yeni baskı yöntemleri bulmayı amaçladığı düşünülse de büyük ihtimalle bu doğru değil. Aile işleriyle çok az ilgisi vardı çünkü. Ayrıca kendisinin karanlık oda kullanarak görüntü elde etmeye çalıştığı da biliniyor.
Doktor ziyaretlerinden birinde, Wedgwood tıp okuyan Humphrey Davy ile tanıştı. Davy Schulze’nin gümüş tuzu bulgularını biliyordu ve onunla birlikte yıllar boyunca kağıt, seramik ve deri üzerine değme baskıyla görüntüler elde etti. Ancak Davy ve Schulze, Scheele’nin bulduğu, amonyak kullanarak gümüş tuzlarını düzeltme yöntemini bilmiyorlardı ve hiçbir zaman görüntüleri kalıcı olarak sabitleyemediler.
“Gümüş Nitrat Aracılığıyla Cam Üzerine Resim Baskı Yöntemi. T. Wedgwood Bey tarafından bulundu.” isimli bir makaleyi, 1800’de Kraliyet Enstitüsü’nün gazetesinde yayınladılar. Küçük çapta bir gazeteydi ve çok fazla kişi okumuyordu ama en azından yaptıkları çalışmalar kaydedilmişti ve gelecekteki deneyciler için kaynak niteliğindeydi.
Wedgwood hiçbir zaman sağlıklı bir adam değildi. Kronik baş ve mide ağrılarından muzdaripti ve yüksek miktarda afyon kullanıyordu. 1805 yılında 34 yaşındayken öldü. Wedgwood’un ölümünden sonra Davy deneylerine olan ilgisini kaybetti ve başka alanlara yöneldi.
Not: Darwin’in çok da ünlü olmayan ‘İnsan ve Hayvanlarda Duyguların Dışavurumu’ (1872) isimli kitabı içinde fotoğraf barındıran ilk bilimsel yazı olarak biliniyor. Thomas Wedgwood, Charles Darwin’in amcası.
Aristokrat
Joseph Nicephore Niepce varlıklı Fransız bir avukatın oğluydu ve ilginç ailecek ilginç bir hikayeleri vardı. Ailesi Fransız devriminden kaçmışlardı ama kendisi Napoleon’un ordusunda subay oldu ve daha sonra devrim sonrası yönetimde idari amir olarak görev yaptı. 1800 civarında Niepce ve kardeşi Claude çiftçilik ve buluşlar yapmak üzere ailesinin oturduğu yere geri döndü. 1807’de ilk içten yanmalı motor olan Pyreolophore’u icat edip patentini aldılar. Claude buluşlarını satmak üzere ayrıldığında Nicephore da ilgisini “heliografi”ye çevirdi. Heliografi tam olarak güneş ışığı ile yazmak demektir.
Çalışmalarına Wedgwood ve Davy’nin başarısız oldukları yerden başladı: Gümüş nitrat ve gümüş klorür kullanarak değme baskı ile görüntüler elde etmeye çalışmak. Davy ve Wedgwood gibi Niepce de Scheele’nin bulduklarından habersizdi. Gümüş kullanılarak elde edilen görüntülerin nasıl sabitleneceğini bilmiyordu. Bu yüzden yaptıkları öncekiler gibi hep geçici oluyordu. 1816 civarlarında görüntüleri Nitrik asit kullanarak sabitleyebileceğini keşfetti. Gümüş klorüre batırılmış kağıtta karanlık odasını kullanarak görüntü elde edebiliyordu ama bu onu yeterince tatmin etmiyordu.
Kardeşler icat ettikleri motoru çalıştırmak için farklı yakıtlarla deneme yapıyordu, bu yakıtlardan biri de “bitüm”dü (bildiğimiz adı ile zift). Niepce ziftin ışığa maruz kaldığında sertleştiğini fark etti. Ancak ışığa maruz kalmadığında eriticiler içinde kolayca çözünebiliyordu da. Lavanta yağında çözdürülmüş yuda bitümü ile bakır, kurşun ve cam plakaları kaplamaya başladı. (Yuda bitümü, yalnızca Ölü Deniz bölgesinde bulunan özel bir tür asfalttır. Mısırlılar tarafından mumyalama işleminde kullanılıyordu.)
Niepce bu kaplanmış plakaları cilalanmış taş kalıpların ya da diğer objelerin üzerine koyup güneş ışığına maruz bıraktı. Sonra plakaları terebentin ile yıkayarak ışık almamış bitümü temizledi. Işığın sertleştirdiği bitüm kalıyordu ve görüntünün negatifi kalıcı olarak elde edilebiliyordu. Niepce bu negatifli plakaları asitle dağlayarak baskı makinesinde kullandı.
Bu işleme “Heliografi” ismini verdi ve o zamanlara oldukça kaliteli görüntüler elde edebiliyordu. Ancak Niepce bunu yeterince pazarlayamamıştı ayrıca gerçek amacı da bu değildi. İstediği karanlık odasını kullanarak manzara görüntüleri elde etmekti. Niepce’nin çizim yeteneklerinin çok kötü olduğu söyleniyor, karanlık odanın camından yansıyan görsellerin izlerini bile çizerek takip edemiyormuş.
Niepce karanlık odasının tabanındaki cam ekranı ışığa duyarlı kimyasallarla kapladığı plakalarla değiştirip yıllarca bu düzeni ilerletmek için çalıştı. Pozlamadan sonra plakaları çözücü kimyasallarla yıkayıp iyot buharına maruz bıraktı. Bu işlem yoğun siyah beyaz renkleri yumuşatarak, görsellere gri tonlarda bir görünüm kazandırıyordu.
Niepce, 1827’de ilk fotografik görüntüyü ortaya çıkarmayı başaran kişiydi. Sadece iki tane fotoğrafı günümüze kadar ulaşabildi. Daha çok bilineni, aşağıda gördüğünüz, “View from Le Gras” 8 saatlik pozlama sonucu gümüş plaka üzerine elde edilebilmişti.
Diğer görsel “Set Table” cam bir plaka kullanılarak negatifi elde edilmiş bir görüntü. Plaka günümüze ulaşamamış ama yarı ton baskılı hali ulaşmış. Tarihi bilinmiyor ancak Niepce’nin tekniğini geliştirdiğini görselden anlayabiliyorsunuz. Notlarından öğrenildiği kadarıyla görsel gelişse bile elde edilmesi, pozlanması hala saatler sürüyordu.
Niepce, 1827’de ilk buluşları Pyreolophore’u pazarlamak için Londra’ya seyahat eden abisinin yanına gitmeye karar verdi. Ne yazık ki, Claude’u delirmiş bir halde aile servetlerinin neredeyse tamamını harcamış olarak buldu. Claude fiziksel olarak da çok hastaydı.
Niepce, İngiltere’deyken tanınmış bir illüstratör olan Francis Bauer’e ulaştı. Heliograflarını Kraliyet Topluluğu’na sunar ve çalışmalarına fon verirler umuduyla yaptıklarını Bauer’e gösterdi. Ancak beklediği ilgiyi göremedi. Bunun sebebi çalışma prensiplerini ve işlemleri yeterince açıklamamış olması da olabilir.
Eğer “kamerayı kim icat etti” derken “ilk fotoğrafı kim çekti” demeyi kastediyorsak bu kişi Niepce. (Tabii o zamanlar elde ettiği şeylere fotoğraf denmiyordu). Ancak yöntemi hala pratik değildi ve acemiceydi. Merak işi değil de fotoğraf olarak anılması için daha çok çalışmalar yapılması gerekiyordu.
Niepce’nin parası ve enerjisi Londra gezisinden sonra oldukça azalmıştı ve o zamanlar çok az insan Niepce’nin başardıklarından haberdardı. Ancak diğer bazı insanlar da birbirlerinden habersiz onunla aynı amaç doğrultusunda çalışıyorlardı.
Kaynaklar:
The Chemists, the Potter, and the Aristocrat: Imaging Before the Photograph
https://www.dpreview.com/opinion/5810960785/imaging-before-photography-a-history-lesson-part-1