Bir kişi herhangi bir görsele denk geldiğinde temelde üç aşamadan geçer. Fotoğrafçılar, izleyicinin bakışlarını kontrol etmek için bu üç aşamada ustalaşmalıdırlar. Hep beraber bu temel başlıkların üzerinden geçelim:
Herkes Neden Fotoğrafınıza Baksın?
Zamanımız hiç olmadığı kadar değerli. Bu yüzden ilgimizi çekmeyen şeylerle vaktimizi harcamak istemiyoruz. Sosyal medyada gezinirken ya da herhangi bir yerde bakınırken bir anlığına bile gördüğümüz şeyleri beynimiz aslında süzüyor ve dikkate değer bir şey olup olmadığına karar veriyor.
İzleyenlerin bakışlarını kontrol etmek için ilk aşama, onların ilgisini çekmek. Bu sebeple görselimizde ilgi uyandıran bir öğe olmalı; sıradışı, olağanüstü ya da bakanların gördüğü ilk andan itibaren bağ kurabilecekleri bir şey, onları etkileyecek bir element.
İk aşama bakan kişinin ilgisini çekmek ve değerli zamanlarının üç-dört saniyesini almak ki böylece ikinci aşamaya geçmeye karar versinler.
İzleyenin Durup Düşünmesini Sağlamak
İkinci aşamada amaç, izleyicinin fotoğraftaki hikayeyi anlayabilmesi ve üzerine düşünmek istemesi.
Yoğun etki, bakanın ilgisini çekmek için en etkili yöntem. Ama bu tarz fotoğrafların dezavantajı çok çabuk harcanmaları. Bakan kişi fotoğrafın hissiyatını hızlıca aldığı anda fotoğrafı tüketmiş olacak ve ilgisini yitirecek. Bu durumu önlemek için izleyenleri kompozisyon içinde yönlendirmek gerekir. Bunun için çeşitli yöntemler mevcut; tekrar eden şekiller, örüntüler, kılavuz hatlar ve geometrik şekiller gibi. İkinci aşama tamamen görselin akışıyla ilgili yani izleyenlerin kompozisyonun farklı elementlerini hangi sırayla gördüğüyle ilgili.
Yukarıdaki fotoğrafta, öndeki kütük fotoğraftaki görsel ağırlığı en fazla olan özne, bu sebeple önce dikkatimizi o çekiyor. Sonra görsel ağırlığı fazla olan ikinci kısım yani kontrast oluşturan sol üst köşe ve onu takip eden sağ köşe ilgimizi çekiyor.
İkinci aşamanın amacı izleyenlerin ilgisini iki-üç saniye daha tutabilmek. Böylece üçüncü aşamaya geçebilsinler.
İzleyenleri Fotoğrafın İçinde Tutmak
Üçüncü aşama izleyenleri bağlamakla ilgili. Burada ilk aşamayla çelişen bir durum da söz konusu. Yoğun etkili fotoğraflar izleyenin ilgisini çekmekte başarılılar, bu yüzden fotoğrafçılar kompozisyonlarını sadeleştirip en etkili özneye yoğunlaşarak dikkat dağıtacak diğer elementleri görselden çıkarıyorlar, bu da kalan öznenin etkisini artırıyor. Ama kompozisyon sadeleştikçe bakanların bağ kurabileceği elementler de azalıyor. Buna bağlı olarak üçüncü aşamada, daha karmaşık bir kompozisyon daha avantajlı demek olabiliyor. Çünkü izleyen tarafından bulunacak daha çok gizli detay barındırıyor. Ama görsel fazla karmaşık olduğunda da bakan kişilerin ilgisini en başta çekmiyor yani birinci aşama bile geçilemiyor. Basitçe söylemek gerekirse, üç aşamayı da sağlayabilmek için doğru sadelik ve karmaşıklık dengesiyle çözülmesi gereken bir zıtlık gerekiyor.
İzleyenin fotoğrafı gördüğü bağlamı ve durumları da göz ardı etmemek lazım. Yukarıdaki fotoğrafın baskısı bir güzel sanatlar eseri olarak oldukça fazla satılmış ancak sosyal medyada çok az ilgi görmüş. Bunun sebebi, karmaşık fotoğrafların sosyal medyada çok az kişiyi ikinci aşamaya taşıması. Çünkü hayat sosyal medyada hızlı akıyor ve insanların ilgisini çekmek çok daha zor. Çok basit kompozisyonlara sahip fotoğraflar ilgiyi yakalasa da yeterince gizli element olmadığından bakan kişiler uzun süre harcamıyor fotoğrafta.
Yukarıda gördüğümüz fotoğraf fazlasıyla karmaşık ama farklı elementleri ve görselin etrafında yakalanan akış ile izleyenleri kendine bağlıyor. Bakan kişilerin daha sonra tekrar gelip bakması için onlara sebepler veriyor.
Kaynaklar: