Kiralık Kameracım’ın “Sektördeki Kadınlar Anlatıyor” adlı yeni YouTube serisi’de ilk bölümün konuğu görüntü yönetmeni Ece Latifaoğlu’ydu. Röportajı sizin için yazıya döktük. İyi okumalar!
“1995 İstanbul doğumlu Ece Latifaoğlu, Bilgi Üniversitesi Sinema-TV bölümü mezunu olup, eğitimini Toronto Film Okulu’nda tamamlamıştır. Halihazırda görüntü yönetmenliğinin yanı sıra, fotoğraf da çekmektedir.
Sektördeki erkek egemen geleneğin mazide kaldığı konusunda çoktan hemfikiriz. Fakat gündelik iş akışında bu anlayışın kalıntıları ile hâlâ karşılaşıyor olduğumuz da bir gerçek. “Setteki Kadınlar Anlatıyor” video serimizde set emekçisi kadınlar, setlerde çeşitliliğin korunması için verdikleri mücadeleden ve onları bugüne getiren kişisel yolculuklarından anekdotlar paylaşıyorlar.
İlk sezonun başrollerinde, değerli vakitlerini ayırıp farkındalık yaratmak için harekete geçen Ece Latifaoğlu, Edze Ali, Ezgi Nalçacı ve İçim Şenol olmak üzere, bu konuda fark yaratmaya çalışan bütün set emekçilerini alkışlıyor ve destekliyoruz.”
Sektöre nasıl başladınız? Kamera grubunu nasıl seçtiniz?
Sektöre sinema okuyarak başladım ama onun öncesinde bulabildiğim her türlü ekipman ile bir şeyler çekiyordum zaten. Küçükken ve henüz kameram yokken ailemde kameralı telefonu olanlardan telefonu her kapabildiğim noktada bir şeyler çekiyordum. Daha sonrasında bir kameraya sahip oldum ve bu süreç devam etti. Kendi isteğimle sinema bölümünü seçtim ve epey de zevk alarak okudum.
Bir şeyleri görmeyi, çekmeyi, bir şeylere göre kadraj yapmayı çok seviyordum. Babam eskiden fotoğrafçılık yapardı, sanat kısmında değil ama daha ticari kısmındaydı. Onun analog fotoğraf makineleri olurdu. Herhalde evde onları da görmem biraz etkili olmuştur. Kadraj, diyafram gibi terimleri çok küçükken duymaya başladım.
Okurken bir yandan büyük setleri deneyimlemeye başladım, bir yandan küçük, bağımsız kısa filmlerin görüntü yönetmenliğini yapmaya çalıştım. Mezun olduktan sonra da direkt görüntüden devam ettim.
En Keyif Aldığınız Projeler Nelerdir?
En çok kısa filmlerden keyif alıyorum. Yönetmenin dünyası ile benim dünyam arasındaki yaratıcı süreci seviyorum. Reklam gibi ticari işlerin yanı sıra kısa filmlerde de epey özgür olabiliyorsun. Üstelik sana yönetmenin dünyası dışında müdahale eden bir şey olmuyor. Bu açıdan kısa filmler en tatlı, en keyifle yaptığım işler.
Klipte de aslında müzisyen ile aramda geçen bir yaratıcılık süreci söz konusu. Aslında o da fena olmayan bir şey. Yaratıcılık açısından, özgürlük açısından bir tık daha renkli bir dünyaya, sinematografiye kayabiliyorsun orada da.
Kadın Olarak Sektörde Karşılaştığınız Zorluklar Nelerdir?
Bir kadın olarak zorluklar benim için eğitimimden beri başladı. Görüntü yönetmenliğini o kadar eril bir noktadan algıladım ki ilk başta. Hani bir şeyler taşımak, kamerayı kaldırabilmek üzerine bir yetkinlik kazanılması gerektiğini zannediyordum. Şöyle düşünmüştüm: Bu bir güç yarışı mı olacak? 19-20 yaşlarındaydım tabii. Çok da küçüktüm. Ve bu güç yarışında dezavantajlı olduğumu düşündürtüldüm bence.
2013 yılında kadın görüntü yönetmenleri de bu kadar çok görünürlük kazanmamıştı. Var olan iki üç isim biliyordum. Belki de ben bilmiyordum daha fazlasını ama en azından bu kadar fazla olmadığını düşünüyorum.
Görüntü yönetmenliğinin bundan ibaret olmadığını sonradan anladım. Görüntü yönetmeninin aslımda bir tasarımcı olduğunu keşfettikten sonra bu konuda kendimi eksik de hissetmeyi bıraktım.
Hâlâ tabii cinsiyetten dolayı, belki de bira yaştan dolayı ciddiye alınmama gibi durumlar yaşıyorum. “Portfolyon çok iyi, şu ana kadar yaptığın işler çok güzel; ama biz başka bir görüntü yönetmeni ile olmak istiyoruz” gibi şeyler duyuyorum. Sonradan o işte çalışan başka reji arkadaşlarımdan duyduğum kadarıyla kadın ve yaş etmeninin seçim sırasında büyük bir rol oynadığını ve aslında bu yüzden seçilmediğimi anladığım bazı işler oluyor.
Dünyada olduğu gibi Türkiye’de de şöyle bir durum var: Yavaş yavaş kadınların gözünün dikkate alındığını duymaya başlıyorum.
Örneğin en son çektiğim kısa filme sadece kadın görüntü yönetmeni olduğum için seçildiğimi biliyorum. İşin, cinsiyeti erkek olan yönetmeni özellikle kadın gözü istediğini söylemişti bana.
Bundan sonrası için keyif aldığım kısa film kısmına daha çok devam etmek istiyorum. Uzun metrajların da kesinlikle hayatıma girmesini istiyorum. Ki bir tanesi 2022’de girecek. Daha çok işin böyle sanat tarafında, yaratıcı olabildiğim, daha iyi tasarlama gücü elde edebildiğim kısımlarda kalmak istiyorum. Sadece bu ülkede değil başka ülkelerde de görüntü yönetmeni olarak iş almak istiyorum aslında. Herhangi bir yer olabilir. Başka kültürlerin sinematografilerini, çalışma şekillerini öğrenmek istiyorum.
Yeni Nesil İçin Tavsiyeleriniz Nelerdir?
Görüntü yönetmeni olma hedefi olan ve daha önce set deneyimi olmayan birine şunu söyleyebilirim: En azından bir, bir buçuk sene -ne alanda olduğu fark etmez- bir set deneyimi edinmesi. Mümkünse de kamera asistanlığı ya da ışık asistanlığı yapması. Işık öğrenmek en önemli şey görüntü yönetmenliğinde. Setin nasıl işlediğini görmesi gerekiyor: Görüntü yönetmeninin asistanları ile ilişkisini, ön hazırlıkta ne yaptığını, post kısmında ne yaptığını ve görevlerini bilmesi gerekiyor.
Öte yandan da bu asistanlık meselesini çok uzatmamasını da önerirdim. Çünkü karşı tarafa ben bunların görüntü yönetmenliğini yaptım diyemezsen karşı tarafın da benim işimin görüntü yönetmeni olabilir misin diye sizi çağırması mümkün olmaz.
Belirli bir set deneyiminden çıktıktan sonra freelance şekilde bütçe reddetmeksizin altından kalkabileceği her işin görüntü yönetmenliğini yapmasını önerebilirim. Çünkü zaten teknoloji çok iyi bir noktada şu anda. Her şeyi zaten dijital bir şekilde halledebiliyoruz. Ekipmanlar kompaktlaştı ve çok yeterliler. Benim üniversitede birinci sınıfta debelenip çabaladığım şeylerin çok ötesinde, başka bir seviyeden başlayacaklar. O yüzden bol bol iş çekip portfolyolarını güçlendirmelerini öneriririm.
İş ayırt etmemek önemli olabilir. Başlangıç seviyesindeyseniz ekipman da reddetmemek önemli. Ki zaten görüntü yönetmenlerinin her kamerayı, her lensi birkaç kere bence deneyimlemesi gerekiyor. Sonradan seçim şansı sende olduğunda neyi seçebileceğini daha iyi bilmek için bu önemli. O yüzden mümkün olduğunca deneyim kazanmaları gerektiğini önerebilirim. Işığı sadece kendi başına öğrenmenin yanı sıra başka setlere gidip o görüntü yönetmeninin nasıl bir ışık yaptığını, nasıl kadrajları, nasıl kamera hareketlerini tercih ettiğini görmek adına bile olabildiğince set deneyimi edinmek önemli.
Ece Latifaoğlu’nun muhteşem showreel’ini izlemeyi unutmayın!
Ece Latifaoğlu’nun websitesi: https://www.ecelatifaoglu.com/