Hepimizin günde en az bir kez ziyaret ettiği, internette bir şey izlenmek istendiğinde en çok kullanılan ikinci arama motoru (ilki Google), meşhur YouTube; bir çok insanın hayatının ayrılmaz bir parçası ve bu video paylaşma platformu çevrimiçi video izleme deneyimini herkes için kökten değiştirdi.
YouTube’u kim buldu?
YouTube’un arkasındaki beyin gücü 2000’lerin başında PayPal’daydı. Steve Chen, Chad Hurley ve Jawed Karim bu e-ticaret sitesinde çalışırken tanıştılar.
Chen ve Karim Illinois Üniversitesi’nde bilgisayar mühendisliği okudular. Ama Karim PayPal’da çalışırken bir yandan da lisansını Stanford’da devam ettirebilmek için buradan ayrıldı. Mezun olduktan sonra Chen de PaylPal’da çalışmaya başladı. Hurley, Pennsylvania’daki Indiana Üniversitesi’nde tasarım okudu ve 1999’da mezun olup PayPal’a girdiğinde Chen ve Karim ile tanıştı.
YouTube’un arkasındaki fikir
Bu üç adamın YouTube fikrini nasıl bulduğuna dair çeşitli hikayeler var. Maalesef hangi hikayenin gerçek hangisinin yalan olduğuna dair bir kanıt yok ama siz en beğendiğinize inanabilirsiniz.
Medyada çokça dolaşan ilk haber; Chen’in San Francisco’daki dairesinde, akşam yemeğinde çektikleri videoyu birbirleriyle paylaşırken çok zorluk yaşamaları üzerine Hurley ve Chen’in YouTube fikrini bulduğu. Bu zorluğu yenmek için ikisi, videoların kolayca yükleneceği ve birden fazla kişiyle paylaşılabileceği bir platform kurma fikrini ortaya atmış. Bu hikaye oldukça makul görünse de büyük ihtimalle internetten çekinen ailelerin içini rahatlatmak için ortaya atılmış fazla temiz bir hikaye. Karim o gece o yemekte değilmiş. Hurley ve Chen de fikri o gece bulmadıklarını söylüyor. Chen bile bu hikayenin bir pazarlama projesini olduğunu, video paylaşım sitesinin insanları aile dostu yeni bir website olduğuna ikna etmek için ortaya atıldığını söylüyor.
İkinci ortaya çıkış hikayesi şöyle: Karim, YouTube için ilk ilhamın 2004’te Super Bowl devre arasında geldiğini söylüyor. Janet Jackson ve Justin Timberlake devre arasında sahne şovlarını gerçekleştirirken şarkılarının sonunda Justin Timberlake Janet Jackson’ın büstiyerinin bir parçası çekiyor ve sağ göğsünü açıkta bırakıyor. Jackson meme ucunu kapatacak bir şey takmış olsa da o sırada televizyon başında ve stadyumda olanlar bir anlığına ünlü şarkıcının göğsünü gördüğünü düşünmüştür. Karim daha sonra olayın videosunu bulmak istiyor ancak çevrimiçi hiçbir yerde bulamıyor. İnternette hiç video paylaşım sitesi olmadığını fark eden Karim böyle bir site kurmanın büyük bir talebi karşılayacağı fırsatını görüyor.
Hurley ve Chen’in söylediğine göre YouTube için düşündükleri ilk şey “Hot or Not” isimli siteden esinlenerek bir çevrimiçi tanışma sitesi olmasıymış. Bir Craigslist paylaşımı ile ikili, kadınlardan videolarını çekip siteye yüklemelerini istemişler ve karşılığında 100 $ vereceklerini söylemişler. Ancak yeterince tanışma videosu gelmeyince Hurley ve Chen planlarını değiştirmiş. Sadece tanışma videoları değil insanların yüklemek istediği her türden videoyu kabul etmeye karar vermişler.
Sonuç olarak, büyük ihtimalle Karim’in fikri Hurley ve Chen’in çabalarının karışımıyla YouTube var oldu. Ailelerin de kullanımı için daha temiz bir başlangıç hikayesi ortaya atılması gayet anlaşılır çünkü hiçbir aile bir zamanlar tanışma platformu olan bir sitede çocuklarının vakit geçirmesini istemez.
İlk video paylaşma platformu YouTube muydu?
Şaşırtıcı bir şekilde YouTube çok da orjinal bir fikir değildi. İnternetteki ilk video paylaşma platformu Vimeo’ydu ki daha sonra YouTube da Vimeo’nun birçok özelliğini kendi sitelerine entegre etti. Vimeo, CollegeHumor’ı (komedi türünde videolar içeren bir site) geliştirirken Jake Lodwick ve Zach Klein’ın üzerinde çalıştıkları bir yan projeydi.
Google bile 2005 Ocak ayında bir video paylaşım platformu kurmaya çalıştı. Google Video ücretsiz bir video hosting servisiydi. Videoların Google serverlarında host edilmesini ve bant genişliği, saklama alanı gibi kısıtlamalara tabi olmadan diğer sitelere gömmeyi kolaylaştırıyordu. Maalesef Google Video fazla trafik almayı başaramadı.
YouTube ismi nereden geldi?
YouTube’un adı aslında oldukça basit ve açıklayıcı. “You” yani “Sen” içeriğin kullanıcılar tarafından oluşturulmasını temsil ediyor. “Tube” yani tam Türkçe çevirisi olan “Tüp” ise televizyon için söylenen eski bir kelime, video paylaşım platformunun ev yapımı videoların internette izlenebilmesine ithafen söylenmiş.
Bazı kullanıcılar YouTube’un URL’sini, Universal Tube & Rollform Equipment’ın URL’si olan www.utube.com ile karıştırıyorlardı. Şirket, YouTube’a girmek isteyen insanlar yüzünden sürekli çöktüğü için, YouTube’a dava açtı. Ancak davada başarısız oldular ve sitelerinin URL’sini www.utubeonline.com olarak değiştirdiler.
YouTube’un duyurulması ve yüklenen ilk video
Şubat 2005’te şirket, YouTube.com’u California’da bir pizzacı ve Japon restoranın üst katındaki ofislerinden piyasaya sürdü. 23 Nisan 2005’te YouTube’un kurucu ortağı olan Jawed Karim tarafından ilk video siteye yüklendi:
Videonun ismi “Me at the zoo” yani “Hayvanat bahçesinde ben” ve videoda Karim, San Diego Hayvanat Bahçesi’nde fillerin olduğu kısmın önünde duruyor. 19 saniyelik videoda çok bir şey olmasa da platformun işleyip işlemediğini test etmek için yüklenen ilk video. Büyük ihtimalle Karim, Hurley ve Chen bu videoyu yüklediklerinde tarihin küçük bir bölümünü yazacaklarından habersizlerdi.
1 milyon izlenmeye ulaşan ilk video hangisiydi?
YouTube ilk videoyu siteye yükledikten bir ay sonra, sitenin halka açık beta versiyonunu kullanıma sundu. Siteye günlük yaklaşık 30.000 ziyaretçi geldiği kaydedildi.
2005 Kasım ayında Nike YouTube’daki pazarlama potansiyelini gördü ve kendine bir kanal oluşturdu. Kanala ilk olarak Mundial Ronaldinho’nun oynadığı bir reklam yüklediler. Videonun izlenmesi inanılmaz bir hızda arttı ve 1 milyon izlenmeye ulaşan ilk video oldu.
15 Ocak 2005’te site resmi olarak duyurulana kadar, günlük 8 milyon izlenmeye ulaşmıştı bile. Yüklenen her video için 100 megabayt sınırı vardı, bu da yaklaşık 30 saniyelik uzunluğa tekabul ediyor. 2006 Temmuz ayında şirket, her gün 65.000 yeni video yüklendiğini ve sitenin günlük 100 milyon izlenme aldığını açıkladı. Bu da platformu internetteki en başarılı ve popüler sitelerden biri yapar.
YouTube’da viral olan ilk video neydi?
Youtube’un piyasaya sürülmesi oldukça başarılıydı. Devamlı yüklenen videolar ve sürekli akan trafiği ile site, video içerikleri için ilk gidilecek adres haline geldi.
YouTube’un duyurulduğu hafta, Saturday Night Live’da The Lonely Island tarafından yapılan “Lazy Sunday” isimli skeç yayınlanmıştı. Skeç hızlı bir şekilde birçok kullanıcı tarafından YouTube’a da yüklendi.
“Lazy Sunday” anında hit haline geldi. Saturday Night Live için ratingleri ve YouTube için de trafiği artırıyordu. NBC Universal’ın 2006 Şubat ayında telif hakları sebebiyle videoların siteden tamamen kaldırılmasını talep edene kadar resmi olmayan kullanıcılar tarafından yüklenen videolar toplamda 5 milyondan fazla kez izlenmişti. NBC Universal’ın çabalarına rağmen “Lazy Sunday” ilk viral video oldu.
YouTube’un Google’a satılması
YouTube’un bu başarısı beraberinde bazı problemler de getirdi. Şirket sitenin trafiğiyle baş edebilmek için daha fazla bilgisayar ve internet için genişbant bağlantısı almak zorundaydı. Ayrıca bazı finansal zorluklar da yaşıyorlardı; telif hakları konusunu fark eden taraflar yüklenen videolar üzerinden şirkete sürekli dava açıyordu. Çabuk ve fazla gelen başarı beraberinde kısıtlamalar da getirmişti, bu sebeple kurucular YouTube’u satın alacak bir alıcı aramaya başladılar.
Google Video’nun başarısızlığından sonra Google, YouTube’u 2006’nın Kasım ayında 1,65 milyar dolar değerinde stoklar şeklinde satın aldı. Web siteleri birleştirmek yerine Google, YouTube’un operasyonlarına eskisi gibi devam etti. Mükemmel şekilde çalışan bir şeyi neden düzeltmek isteyesiniz ki?
“Lazy Sunday”in viral başarısı ve yasaklanmasından sonra Google’ın telif haklarıyla ilgili endişeleri vardı. Riski azaltmak bazı eğlence ve yapım şirketleriyle anlaşmalar imzaladılar. Şirketler telif hakları alınmış içeriklerin yayınlanmasına izin vereceklerdi ve YouTuberlar yine belirlenmiş, telif hakkına tabi olmayan müzikleri videolarında kullanabileceklerdi. Anlaşma ayrıca üçüncü partiler tarafından yüklenen on binlerce videonun telif hakları sebebiyle siteden kaldırılmasını da içeriyordu.
2008 Kasım ayında Google, MGM ile stüdyonun sahip olduğu uzun metraj filmlerden bazılarının YouTube’da ücretsiz yayınlanması için anlaştı, videolara reklam da alabileceklerdi.
Ana sayfayı kişiselleştirmek
Her yerde olan “algoritma” artık sürekli hayatlarımızda ve YouTube’da neler izlediğimizi de etkiliyor. Karim’in YouTube’u kurarken amacı videolar için kitle kaynağı oluşturmaktı, böylece insanlar o videoları bulmak ve izlemek isteyeceklerdi. Yani YouTube’un algoritması en çok izlenen ve en çok tıklanan videoları bu yüzden öneriyor. Ancak bu durum ne yazık ki başlıkların ve küçük görsellerin (thumbnail) tıklanma almak amacıyla yanıltıcı yapılma oranını diğer bir deyişle “clickbait”i büyük ölçüde artırdı. “Clickbait” videolar kullanıcıların güvenini ve kullanım rahatlığını kötü etkilediği için algoritma değiştirildi. En çok tıklanma alan videolar yerine en uzun süre izlenen videolar önerilmeye başlandı. Çünkü insanlar içeriği ilginç ve değerli bulunca uzun süreler izler.
Bazı yaratıcılar, izleyiciler videolarının tamamını izlesin diye içeriklerini daha kısa hale getirmeye, bazıları ise izlenme süreleri artsın diye videoların süresini uzatmaya çalıştı. 2016 yılında algoritma daha da kişisel hale geldi. YouTube yapay zekalarının nasıl işlediğine dair bir belge yayınladı ve bu belgeden algoritmanın aslında insanların izleme geçmişine göre videolar önerdiği anlaşılıyordu. Ana fikir; insanları izledikleri tarzda videolara yönlendirmek ve sitede daha fazla vakit harcamalarını sağlamaktı.
YouTube ana sayfalarımızı kişiselleştirdiği için algoritmaya teşekkür etsek de aynı algoritma bazı konular hakkında sansasyon yaratma ya da yanlış bilgilerin ve “komplo teorilerinin” de kullanıcılara kolayca ulaşmasını sağlayabilir. Çünkü izlediğiniz şeylerin zıttını araştırmadığınız sürece size sürekli aynı içeriği gösterecektir. İyi tarafından bakarsak da, algoritma ne tarz içerikler sevdiğinizi biliyor ve asla tıklamayacağınız videoları filtreleyerek önünüze çıkarmıyor.
Filmciler için YouTube’un güzellikleri
YouTube’un insanlar üzerindeki etkisini inkar etmek imkansız. Google’dan sonra en popüler olan ikinci web sitesi kendisi. Her dakika 500 saatlik videolar yükleniyor, bu da YouTube’a her gün 720.000 saatlik içeriğin yüklenmesi demek.
Platform ayrıca insanlara yeteneklerini ücretsiz bir şekilde sergileyebilecekleri ve geniş kitlelere ulaştırabilecekleri bir alan sağlıyor. Dünyanın her yerinden yüzlerce farklı alandan üreticilerin içeriklerini buluşturdukları bir ortam. Bazı insanlar içerik üreticiliğini işleri yapıp kazanca dönüştürebilecek kadar şanslılar. YouTuberlar her videolarından sponsorluk, reklam, takipçi fonlaması gibi araçlar sayesinde yüklü miktarlarda kazanç elde edebiliyorlar.
Platform, filmcilerin festival sezonu bittikten sonra filmlerini yüklemeleri için de iyi bir yer. YouTube direkt olarak film camiasını hedeflemese de filmcilerin daha geniş kitlelere ulaşmasını sağlıyor. Örneğin bir kısa filminizi YouTube’a yüklemekten çıkaracağınız en iyi sonuç; videonun viral olması, size bir takipçi kitlesi yaratması böylelikle daha çok tanınmanız ve yapımcıların, büyük şirketlerin ya da yetenek temsilcilerinin dikkatlerini çekmeniz olabilir.
YouTube kendini önemli bir web sitesi ve araç olarak günlük yaşantımıza sabitlemiş durumda, bunu inkar edemeyiz. Her an videolar izleyebilir, onları çevremizdekilerle paylaşabilir ve kendimizi bizimle aynı video içerikleriyle ilgilenen insanların olduğu çevrimiçi bir toplulukta bulabiliriz.
Peki sizce YouTube’un hayatımızdaki etkileri neler? YouTube olmasaydı “influencer” dediğimiz iş tanımı olur muydu? Tv, sinema, müzik ve VoD platformların YouTube ile tamamlandığı fikrine katılıyor musunuz?
Kaynaklar:
https://blog.youtube/inside-youtube/